Bu gerçekten eğlenceli ve ilginç bir soru
Kısaca cevabı: Çünkü coğrafya, kültür, iklim ve tarihsel koşullar çok farklıydı.
Ama biraz detaylandıralım:

Clint Eastwood tarzı kıyafetler nereden geliyor?
Clint Eastwood’un meşhur olduğu “Western” (Vahşi Batı) filmleri, 1800’lerin sonlarında ABD'nin batısında (özellikle Teksas, Arizona, Kaliforniya gibi yerlerde) geçen kurgu hikâyelere dayanır. Bu bölgelerde:
Kovboylar, sığır çobanları, silahşörler vardı.
Geniş kenarlı şapkalar (güneşten korunmak için),
Deri yelekler, çizmeler (çiftlik işleri ve at binmek için),
Uzun paltolar (hava koşullarına göre),
Kolay erişilebilen tabanca kemerleri
gibi giysiler, işlevsel olarak giyiliyordu. Yani sadece stil değil, pratik nedenlerle böyle giyiniyorlardı.

Peki Osmanlı’daki durum neydi?
1800’lerde Türkler, yani o zamanki Osmanlı halkı:
Çok daha farklı bir medeniyetin, geleneklerin ve coğrafyanın içindeydi.
Şehirde yaşayanlar şalvar, cepken, fes, sarık, entari gibi kıyafetler giyiyordu.
Askerî sınıflarda da (Yeniçeri, Sipahi vs.) farklı üniformalar vardı.
Batılılaşma etkisiyle 1800’lerin sonunda fes, setre, pantolon gibi Avrupa tarzı kıyafetler de yaygınlaşmaya başladı.

Neden benzemiyor?
Çünkü Amerikan kovboy kültürüyle Osmanlı kültürü arasında ne sosyal yapı, ne meslekler, ne de gündelik yaşam benzeşiyordu.
Örneğin Osmanlı’da at binmek yaygındı ama kovboy gibi sığır peşinde koşan bir meslek grubu yoktu.
Ayrıca Osmanlı topraklarında sıcak çöller değil, farklı iklim kuşakları vardı; kıyafetler de buna göreydi.
İşin özeti: Türkler 1800’lerde Clint Eastwood gibi giyinmiyordu çünkü onların hayatı, ortamı ve kültürü bambaşka bir senaryodaydı. Western filmleri gibi değil, daha çok Divan edebiyatı, saray, medrese ya da kahvehane atmosferindeydiler.
İstersen bir “Osmanlı Western” evreni düşünelim mi birlikte? İlginç bir kurgu olurdu
Dedi ChatGPT.